Yanki

Gecenin karanliginda, issiz sokaklarda gezer düslerin fisiltilari. Sahipsizligin somurtkanligini peslerine takarak, bulduklari ilk barinaga girerler. Iste orada, gölgelerin ardinda, baslar siyahla beyazin hikayesi. Ya da öyle sanir herhangi birisi...Yanki bir ilk kitap olmasina karsin ustalikla örülmüs öykülerden olusuyor. Rahatsiz edici, hatta denebilir ki riskli meseleleri irdeleyen bu öyküler yeri geldiginde bicimsel denemelerden sakinilmadan ortaya konuyor. Kimi zaman siddeti, ardindaki nedenleri ya da düpedüz nedensizligini, kimi zaman günlük hayatimizin icine sinmis tahakkümü, kimi zaman da siradan hayatlarimizin karanligini ya da üzerimizde bir yük gibi tasidigimiz yari ölü halimizi anlatiyor. Acgözlülügü, doymak bilmez arzuyu, sacma sapan yasamlari ve belki de en önemlisi, sokagi ve esitsizligi odagina almaktan, bunlari hayal gücünün prizmasina tutmaktan da asla geri durmuyor...Müge Kocak yaraticiligiyla; muzip, kivrak ve cesur kalemiyle adindan cok söz ettirecege benziyor.